"The Feast of Dives"
- Peren İlge Genç
- 8 Oca 2024
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 14 Oca 2024
Not: Hikayenin aslına dayanılarak kaleme alınan bu yazıya bir ölçü kurgu katılmıştır.

Takvimler 1500'leri göstermiş,
Saatler vurmuş 2'yi.
İskoçya'nın Kralı IV. James
Resmetmiş duyduğu gibi bu hikayeyi.
Bir kuş uçarmış mavi gökyüzünde,
Bulutlarda yüzüşünü umursamamış kimse.
Zenginliği dillere destanmış Dives'ın, zalimliği de.
Demiş "Okçularım tez vakitte bu kuşu indire!"
Ne tüyleri yolunmuş, ne ayakları kesilmiş,
Gösteriş çabasındaki Dives'ın gümüş tabağında yer edinmiş.
Binbir çeşit yemeği ve binbir türde kölesi,
Kalbi toz kokarken sergilediği yaranma gösterisi,
Burnu Kaf Dağından yüksek, cebinde hem akrep hem faresi,
Yoksullara caka satar koca göbeği.
Dostlarıyla geçirdiği keyifli saatlerde,
Saatin sarkacı yerindeyken bir ses duymuş kulakları:
"Tak, tak, tak!"
Yollamış hizmetçileri, merak etmiş rahatsız eden densizi.
Bir bardak su, bir tas yemek dilenmiş kasabanın evsizi.
Kapılar açıldığı gibi Lazarus'un yüzüne çarpılmış.
Dives'ın köpekleri kemikleri bitirmiş de
Lazarus'un bacaklarındaki yaraları yalarmış.
Umudunu yitirmiş halde şatonun bahçesinde kıvranmış.
Melekleri kovuşturmak için bir bardak su, bir tas yemek;
Biraz iyilik Dives'ın kalbine, biraz merhamet gerek.
Gün oldu da, ey ahali!
Cennetin kapısını çaldı bu ikili.
Lazarus'a alabildiğine açılan bu kapı,
Dives'ın yüzüne çarpılıverdi.
Gün olur da, ey ahali!
Cehennem ateşini dindirmeye su isterse bir "Dives",
Ne bir damla gelir bir "Lazarus"tan, ne de bir tas.
Kommentare